Sebebi kendimiz olan milyonlarca hikayeye sahibiz. Bir
yerlerde bir zamanlar unutulmasını istediğimiz “peki“ lerimiz var. Sessizce
elimiz çektiğimiz hayatlardan bi haber devam ettiğimiz hikayelerimiz var…
Geçecek diye kendimizi avuttuğumuz bir yığın zaman dilimi…
Döndüğümüzde geçmişten bir parça bile bulamadığımız insanlar
haline geliriz. O şehirde dolu dolu o duyguları siz yaşamamışsınız gibi…
Rengarenk uzanan yardım ellerini bulamazsınız artık. Ama bir şekilde durdurduğumuz
kelimeler, unuttuğumuz hisler var. Çabalarımızın boşa çıkacağını bile bile
birbirimizi avuttuğumuz saçmalık yığınları.
Birinizden biri konuşmaya başladığında, iki taraflı
yüzleşmenin verdiği acının hızıyla o yaşanan koskoca zaman dilimi yer çekimine
yenik düşer. Sırtını dönüp giderken zaman kavramının anlamını yitirdiği küçük
bir buluttan düşer her şey. Artık kimse kimseyi merak etmediği gibi sadece
özlemlerini okuduğumuz eski bir dost haline gelir gözünüzde. Şimdi artık ayrı nehirlerde
can bulan çocuklar gibiyiz. Fazlası değil…
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder